Kayıtlar

Ali Kuşçu'nun Kısaca Hayatı

Asıl adı Ali Bin Muhammed olan Ali Kuşçu 'nun doğrum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 15. yüzyılın ilk çeyreğinde doğduğu belirtilmektedir. Devrin önemli bilim ve kültür merkezlerinden Semerkand 'ta öğrenim görmüştür. 1421 yılında Uluğ Bey'in kurduğu Semerkand Rasadhanesi 'ne müdür olarak atanmıştır. Uluğ Bey'in 1450'de öldürülmesi üzerine Semerkand'tan ayrılan Ali Kuşçu, Tebriz'e Akkoyunlu Uzun Hasan'ın yanına gitmiştir.  Elçilik görevi ile İstanbul'a Fatih Sultan Mehmet 'in yanına gelmiş ve kendisine gereken ilgi gösterilerek burada kalması istenmiştir. Ali Kuşçu bu teklifi kabul ederek İstanbul'da çalışmalarına devam etmiştir. Ayasofya Medresesi Müderrisliği 'ne getirilen Ali Kuşçu, Fatih döneminde medreselerde yapılan düzenlemelerde de etkili olmuştur. 1474 yılında İstanbul'da vefat etmiştir. En önemli eserleri arasında şunlar vardır: Risale-i fi'l Hey'e, Şerh-i Tici Uluğ Bey, Risale fi'l Muhamm

Kutadgu Bilig'in Özeti

Resim
İyi kanun adamı olan hükümdar Kün Toğdı , yurduna yararlı olmakla beraber yardımcısız yaşadığı için yönetim yükünün omuzlarına çökmüş olmasından muzdariptir. Hakanın ününü duyarak onun hizmetine can atan Ay Toldı , talihinin yaver gitmesi sayesinde arzusuna kavuşur, vezirlik payesini elde eder. Hükümdarına; doğruluk, eşitlik, ödül ve ceza üzerine kurulmuş olan adaletin önemini anlatır. Mutluluktan söz açar. Bazı erdemler üzerinde ısrarlı durur. Nihayet günün birinde de hastalanır. Hekimler derdine derman bulamaz. O da hükümdara bir vasiyetname yazarak oğlunun gözetimini de kendisine emanet ettikten sonra hayata gözlerini kapar. Ay Toldı ölünce oğlu Ögdülmiş vezirlik makamına yükseltilir. Aklın timsali olan bu Ögdülmiş de devlete yararlı olur. Akıllı yeni vezirinin görüşlerine uygun olarak idaresini yürüten hükümdar daha da başarılı olur. Bu arada vezirine bir yardımcı arar. Vezir de zeki fakat dünyayı umursamayan ve dağda yaşayan akrabası Odgurmış 'a haber verir. Ancak, Odgur

Kutadgu Bilig Hakkında Kısaca Bilgi

Resim
"Mutluluk veren bilgi" anlamına gelen Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib tarafından 1070 yılında Kaşgar'da yazılmıştır. Hakaniye lehçesiyle ve mesnevi tarzında yazılmıştır. Öte yandan içerisinde az da olsa dörtlükler de vardır.  Didaktik bir eser olan Kutadgu Bilig, devlet yönetimi hakkında çeşitli bilgiler vermektedir. Bu yönüyle siyasetname niteliğindedir.  Aruz vezni ile yazılmıştır ve Türk edebiyatında aruz ölçüsünün kullanıldığı ilk eser olarak kabul edilmektedir.  6645 beyitten oluşan Kutadgu Bilig'te, 173 dörtlük vardır. Eserde kavramlar kişilerle sembolize edilmiştir. Eserde aklı, adaleti, devleti ve saadeti temsil eden dört kahraman vardır. Bunlardan Ögdülmiş aklı, Kün-Togdı adaleti, Ay-Toldı saadeti, Odgurmış akıbeti temsil eder.  Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han 'a sunulmuştur.  Kutadgu Bilig, İslami dönemin ilk eseri olması bakımından önemlidir.  KUTADGU BİLİG'İN ÖZETİ

Hititler Hakkında Kısaca Bilgi - Maddeler Halinde - Özet

Resim
Hititler, Orta Anadolu'da Kızılırmak kıvrımı çevresinde Kapadokya'da kurulmuştur. Başkentleri  Hattuşaş 'tır. (Boğazköy).  Hititler, Suriye'nin büyük bir bölümünü, Mezopotamya'yı ve Babil'i fethettiler. İmparatorluk M.Ö. 1200 yıllarında Asurlar tarafından Kuzey Mezopotamya'da bozguna uğratıldı. Hititler, birçok küçük beyliğin birleşmesinden meydana gelen feodal bir devletti. Daha sonra feodal beylikler kaldırılarak merkezi otorite güçlendirilmiş ve Anadolu'da bilinen ilk siyasal birlik kurulmuştur. Hititler ile Mısır arasında imzalanan  Kadeş Antlaşması , tarihte bilinen ilk yazılı antlaşma dır. Bu antlaşmada Hitit kraliçesinin de imzası bulunmaktadır. Bu durum kraliçenin devlet yönetiminde söz sahibi olduğunu göstermektedir.  Hititlerde kralın yanında soylulardan oluşan ve danışma meclisi niteliğinde Pankuş Meclisi vardı. Kraldan sonra devlet işlerindeki en yetkili kişi " Tavananna " denilen kraliçeydi. Hititlerin dini

Anıtkabir hakkında kısaca bilgi

Resim
Anıtkabir (Fotoğraf: Pixabay) Anıtkabir , Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden altı yıl sonra, 9 Ekim 1944 tarihinde temeli atılarak yapılmaya başlandı.  Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün naaşı, ölümünden on beş yıl sonra , 10 Kasım 1953 tarihinde buraya taşındı.  Ankara'nın Kale'den sonra en hakim noktası olan Rasattepe 'ye yapılması kararlaştırıldı. Anıtkabir'in Rasattepe'ye yapılması fikri ilk olarak CHP Aydın Milletvekili Mithay Aydın'dan gelmişti. Anıtkabir için 1941 yılında açılan proje yarışmasına Türkiye, Almanya, Çekoslovakya, Avusturya, Fransa ve İsviçre'den toplam 49 proje katıldı. Yarışmayı Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda 'nın "25" numaralı projesi kazandı.  1944'te temeli atılan Anıtkabir'in inşaat süreci dokuz yıl sürdü. Şeref holünün duvarları Bilecik mermerleriyle kaplandı. Anıt; Giriş Yolu , Zafer Alanı ve Şeref Holü olarak adlandırılan üç ana bölümden oluşmaktadır. Ya

Göktürk Devleti Hakkında Kısaca Bilgi

1. GÖKTÜRK DEVLETİ Göktürk Devleti, 552 'de Avarların hakimiyetine son verilerek kurulmuştur. Kurucusu Bumin Kağan 'dır. Bumin Kağan, ülkeyi doğu ve batı olmak üzere ikiye bölerek yönetmiştir. Merkezi Ötüken 'dir. " Türk " adını ilk defa bir devlet adı olarak Göktürkler kullanmışlardır. Kendilerine özgü 38 harfli bir alfabe kullanmışlardır. Göktürk Devleti, iç çekişmeler ve Çin entrikaları sonucunda 582'de doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 2. GÖKTÜRK DEVLETİ (KUTLUK DEVLETİ) Göktürk Devleti'nin yıkılmasından sonra bir süre Çin egemenliğinde yaşayan Göktürkler, İlteriş Kutluk Kağan önderliğinde ayaklanmışlar ve 2. Göktürk Devleti'ni kurmuşlardır. 2. Göktürk Devleti, en parlak dönemini Bilge Kağan ve Kül-Tekin zamanında yaşamıştır. 2. Göktürk Devleti, iç çekişmeler sonucunda Basmiller, Uygurlar ve Karlukların isyan etmesiyle 744'de yıkılmıştır.

Tiyatro Nedir? Hakkında Kısaca Bilgi

Resim
Sahne eseri, sahne eserlerinin oynanma sanatı ve sahne eserlerinin oynandığı yer. Yani dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak adına; bu türleri sahnede oynama sanatına; bu gibi oyunların oynandığı binaya tiyatro denilmektedir. Tiyatro edebi türler içerisinde en canlı; güzel sanatların diğer kollarından en fazla hayata yakın olanıdır.  Tiyatro, hem gözümüzü hem de kulağımızı aynı anda etkilendiği için tesiri köklüdür. Kalabalığın karşısında oynandığı için kitleleri arkasından sürükleyebilir. Tiyatro, insanlıkla beraber doğmuştur. Tiyatronun doğuşunu inceleyenler, bu sanatın eski Yunanlılarda, bağ bozumu tanrısı Dianysos şerefine yapılan dini törenlerden doğmuş olduğu noktasında birleşmektedir.  Güzel sanatların hepsinden daha kudretli olan tiyatro, ruh birliği yaratıcı bir sanattır; bu değeriyle öteki sanatlardan ayrılır. Tiyatro, bir milletin kültür kuvvetini gösteren bir ölçüdür.  KAYNAK Seyit Kemal Karaalioğlu,  Edebi